15.11.12

Hakikatin Kokusuna Adanan Bir Konferans...


2005 yılında temelleri atılan Monokl Kültür Hareketi, dergi ile başladığı başka fikirler ve yaşamlar arayışını, yaptığı uluslararası filozof özel sayıları ve bu sayıların uluslararası konferanslarıyla dokunulmamış ve keşfedilmemiş ufuklara doğru yaydı. Başkalığı, söylenmemişi, unutulmuşu, keşfedilmeyi bekleyeni, yaşamın farklılıklarını açığa çıkarmayı hedefleyen bu yayılma, iki yıl önce kurulan Monokl Yayınları ile önemli bir eşiğe ulaştı. Yayınevi, derginin ve konferansların uzantısında bir yayın programı izleyerek filozofların temel yapıtlarını Türkçeye kazandırıyor. Böylece fikirsel inşanın farklı perspektiflerinin birlikte-deneyimi ve birlikte-okunması ile yeniden oluşturulabilecek felsefi bir dünyanın izlerini araştırıyor: Yepyeni bir uygarlığın olanağının izlerini. Yeni bir fikir coğrafyasının temellerini atmak adına.

Bir fikir coğrafyası: Düşünsel ve çoğul bir gövde ile, her türden şiddetin, tüm gündelik çatışmaların ötesinde bir yerlerde felsefenin evrensel jestini, tutup almayı ve yaşama geri vermeyi düşünmek demek. Bu düşünme arzu ile, yaşamın içindeki bir dışarıda devinmek demek. Türkçede felsefe yapmada, Türkçeden yeni yaşamlar yapmada, Türkiye’de felsefenin kendisini yaşamsal bir etkinliğe dönüştürme tutkusunda devinmek. Düşüncenin yeni biçimlerini, yaşamın yeni içeriklerini tutma, onlara tutulma olarak yaşayarak: kendimizi bu tutkuda tutarak var olmak. Dostluk ve ortaklık içinde var olmak. Ancak bu şekildeki bir var olma tutkusuyla, duygulanımları, zihinsel ve tinsel malzemeleri, bedensel deneyimleri farklı bir ülke olan Türkiye’nin kendi dilinde felsefe yapışına, felsefenin evrenselliğine açılışına tanık olabileceğiz. Monokl’u ölü bir felsefi ortam karşısında bu zamana kadar (ayakta) tutan tutku da bundan başka bir şey değildi ve olamazdı da.

Bakırköy Belediyesi’nin öncülüğündeki “Demokrasiler Çağında Uygarlık” konferansı, filozoflarla yüz yüze gelmenin, onlarla birlikte-deneyimlemenin ve birlikte-okumanın ötesine geçerek birlikte-yaşamaya adanmıştır: Pek değerli dostumuz, esin kaynağımız Jean-Luc Nancy’nin betimlediği şekliyle, filozofların canlı mevcudiyetleriyle yaydıkları hakikatin kokusuna, o tanımlanamaz kokuya…

O kokuyu en sonuna kadar izlediğimizde elimizde o çıplak gerçek, çıplak hayal kalıyor: Tüm insan uygarlığının birlikte-yaşaması, yaşayabilmesi…


No comments: